Hellen van Meene

Julia Fullerton-Batten

Julia Fullerton-Batten

Eastreet

Alicia Moneva

Sergiler

HELLEN VAN MEENE

Leica Gallery, 11 Mayıs-9 Haziran

Hellen van Meene (d. 1972) son yirmi yıldır dünyanın en önemli fotoğrafçıları arasında gösteriliyor. Fark yaratan stili ve yetişkinlik sınırındaki genç kızları görüntülediği zamansız, mahrem fotoğrafları, uluslararası beğeni kazanmasını sağladı. Kişisel ve karma sergiler sayesinde eserleri sanatçıya Japonya’dan Kore’ye ve ABD’ye geniş bir hayran kitlesi kazandırdı.

DEVAMI

JULIA FULLERTON-BATTEN

bomontiada C Blok 4. Kat, 11-13 Mayıs

Julia Fullerton-Batten’nin erken dönem işlerinin büyük bölümünde Almanya, ABD ve Birleşik Krallık’ta geçirdiği ergenlik yıllarının izleri var. Annesiyle babasının boşanması, ilk ilişkileri ve genel olarak kendi yaşam öyküsü bu eserlerde ilham kaynağı vazifesi görüyor. Yakın dönem işlerindeyse sosyal sorunları ve çoğunlukla tartışmalı konuları odağına alıyor.

DEVAMI

EASTREET 4

bomontiada C Blok 4. Kat, 11-13 Mayıs

Eastreet, Doğu Avrupa fotoğrafçılığını konu alan sürekli bir sergi ve yayın. Aynı zamanda Doğu Avrupa’da belgesel fotoğrafçılığı destekleyen en büyük girişimlerden biri. Bugüne kadar dünyanın dört bir yanından fotoğrafçılar, yayına 30.000’den fazla fotoğraf göndermiş durumda.

Gönderiler arasından bir grup küratörün seçtiği en iyi fotoğraflar, bir galeri sergisine alınıyor ve Lublin’in kent merkezinde açıkhavada sergileniyor.

DEVAMI

ALICIA MONEVA

bomontiada C Blok 4. Kat, 11-13 Mayıs

Işık kadar gölgenin de vazgeçilmez olduğu yağlıboya tekniği, Alicia Moneva’nın bize dünyayı gösterme biçimine de şekil veriyor. Mimarinin eserlerine verdiği esin, kompozisyonlarında da görülüyor. Moneva, Madrid’de doğdu. Complutense Üniversitesi’nde biyoloji okuduktan sonra mimarlarla çalışmaya başladı. Sanata yağlıboya resim yaparak başladı. Yağlıboyadan sonra fotoğrafa geçiş yapan Moneva, önceden resmini yaptığı işlerini fotoğraf serilerine dönüştürdü.

DEVAMI

YERLİ YETENEKLER

SİNAN TUNCAY / CAN DAĞARSLANI / OLGAÇ BOZALP

212 Fotoğraf Festivali her yıl yerel yeteneklere ev sahipliği yaparak çağdaş fotoğraf sahnesinin taze ve ilgi çekici yeteneklerini tanıtıyor.

Festivalin ilk edisyonunda kendi tekniklerine son derece hakim ve kendini geliştirmeye tutkuyla inanan yerli isimlerden bir seçki oluşturduk. Bilinçli…

DEVAMI

GÖZALTI

bomontiada Leica Shop, 11 – 13 Mayıs

Gözaltı, altı arkadaşın ortaya çıkardığı bir fotoğraf fanzinidir. Senede iki defa, ilkbahar ve sonbaharda yayınlanır ve ücretsiz olarak dağıtılır. Her sayısı bir tema etrafında şekillenen yayın, fotoğrafa para harcamayı tüketim ekseninden ziyade üretim eksenine yerleştirmeyi tercih ediyor. Bir başka deyişle, Gözaltı, ekibinin ortak emek, zaman ve para harcadığı, bizi insan ve fotoğrafçı olarak zenginleştiren bir üretim sürecinin elle tutulur sonucu olarak yayın hayatını sürdürüyor.

Gözaltı’nın 212 Fotoğraf Festivali için özel olarak hazırladığı fotoğraf seçkisi festival boyunca Leica Gallery’nin içinde yer alan mağazada görülebilir.

Gözaltı ekibi:
Elif Gülen
Omar Özenir
Martin Hinze
Tolga Güleç
Simon Becker
Taylan Bağcı

www.gozaltifanzin.com

HELLEN VAN MEENE

Leica Gallery, 11 Mayıs-9 Haziran

Hellen van Meene (d. 1972) son yirmi yıldır dünyanın en önemli fotoğrafçıları arasında gösteriliyor. Fark yara- tan stili ve yetişkinlik sınırındaki genç kızları görüntülediği zamansız ve mahrem fotoğrafları, uluslararası beğeni kazanmasını sağladı. Kişisel ve karma sergiler sayesinde eserleri sanatçıya Japonya’dan Kore’ye ve ABD’ye geniş bir hayran kitlesi kazandırdı.

Hellen van Meene’nin kariyeri, Gerrit Rietveld Academie’den (Amsterdam) mezun olmasının hemen ardından, 1996’da hızlı bir şekilde başladı. Birçok karma sergide yer aldı. Amsterdam’daki Paul Andriesse sanat galerisindeki ilk kişisel sergisinin ardından, Londra’daki Photographers Gallery’de açtığı sergiyle uluslararası ün kazandı. Sanatçının eserleri başta Hollanda olmak üzere, Gemeentemuseum Den Haag (Lahey), Victoria & Albert Museum (Londra) ve MoMA (New York) gibi dünyanın dört bir yanındaki büyük müzelerin koleksiyonlarında yer alıyor. Van Meene’nin eşsiz üslubu, fotoğraflarında yarattığı zamansız, gizemli atmosfer ve tutarlı doğal ışık kullanımıyla şekilleniyor. Fotoğraflarında ışığı kullanma biçimi ve ergenlik çağındaki kızlarla oluşturduğu kompozisyonlar nedeniyle işleri, Botticelli’den Velázquez’e, Rafael öncesi dönemden 19. yüzyıla farklı dönemlerden birçok sanatçıyla karşılaştırılıyor. Van Meene modellerini kendi sosyal çevresinden ya da doğrudan sokaktan buluyor. Fotoğrafa konu olan kişinin kim olduğu ya da nereden geldiği sanatçı için önem taşımıyor. Bu nedenle fotoğraflarına isim vermekten bilinçli olarak kaçınıyor.

Meene’nin fotoğraflarındaki görsel, sanatçının zamanda özenle seçtiği bir anı temsil ediyor; fotoğrafın kahramanı ertesi gün farklı görünebilir –özellikle de yetişkinliğe göz kırpan bir “geçiş dönemi” yaşıyorsa. Ne de olsa zaman uçup gider. Geriye kalansa çoğunlukla van Meene’nin kariyerinin başında mı, yoksa bu yıl mı çekildiği kestirilemeyen zamansız fotoğrafları olur.

JULIA FULLERTON-BATTEN

bomontiada C Blok 4. Kat, 11-13 Mayıs

Julia Fullerton-Batten’ın erken dönem işlerinin büyük bölümünde Almanya, ABD ve Birleşik Krallık’ta geçirdiği ergenlik yıllarının izleri vardır. Annesiyle babasının boşanması, ilk ilişkileri ve genel olarak kendi yaşam öyküsü bu eserlerde ilham kaynağı vazifesi görmektedir. Yakın dönem işlerindeyse sosyal sorunları ve çoğunlukla tartışmalı konuları odağına alıyor.

Bremen doğumlu Fullerton-Batten, üniversitede fotoğraf eğitimi aldı. Profesyonel fotoğraf- çılara asistanlık yaptıktan sonra, 1995 yılında kariyerine başladı ve 2005 yılından itibaren ün kazandı. Sanatçının kullandığı sinematografik aydınlatmayla vurgulanan alışılmamış mekânlar, yaratıcı ortamlar ve sokaktan seçilmiş modeller, eserlerini farklı kılan fotoğraf stilinin yapıtaşlarını oluşturuyor. Fotoğraflarında görsel gerilimin altını çiziyor ve üzerlerine bir tutam gizem tozu serpiştiriyor. Bu sayede izleyiciyi fotoğrafa bir kere daha bakmaya, bir yenilik ve daha derin anlamlar bulmaya teşvik ediyor. Sanatçı aynı zamanda sayısız ödüle sahip bir Hasselblad Master. Son olarak Londra’daki National Portrait Gallery için Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Hizmetleri’nin önde gelen isimlerinin portrelerini fotoğrafladı. Söz konusu portreler, müzenin kalıcı koleksiyonuna dahil edildi. Sanatçının eserleri ayrıca, İsviçre’nin Lozan kentindeki Musée de l’Elysée’nin kalıcı koleksiyonunda da bulunuyor.

EASTREET 4

bomontiada C Blok 4. Kat, 11-13 Mayıs

Eastreet, Doğu Avrupa fotoğrafçılığını konu alan sürekli bir sergi ve yayın. Aynı zamanda Doğu Avrupa’da belgesel fotoğrafçılığı destekleyen en büyük girişimlerden biri. Bugüne kadar dünyanın dört bir yanından fotoğrafçılar, yayına 30.000’den fazla fotoğraf göndermiş durumda.

Gönderiler arasından bir grup küratörün seçtiği en iyi fotoğraflar, bir galeri sergisine alınıyor ve Lublin’in kent merkezinde açıkhavada sergileniyor. Ayrıca seçilen fotoğrafların, fotoğrafçıların biyografileriyle birlikte yer aldığı özel bir kitap basılıyor. Bu yayın, sergi açılışında ve ardından özel olarak seçilen bir dizi uluslararası kurum, galeri ve küratöre gönderiliyor.

Girişimin amacı, Doğu Avrupa kentlerindeki kamusal alanlarda varlık gösteren insanların bir dizi portresini sunmak. Bunu yapmaya çalışırken şu soruları soruyorlar: Bu insanlar nasıl değişimler yaşıyor ve nasıl etkileşimlerde bulunuyor? Kişisel çevre yaşamlarımızı nasıl etkiliyor ve ona nasıl tepki veriyoruz? Günlük yaşamın ardında neler saklıdır? Sokak fotoğrafçılığı formülü bu konuya çok uygun görünse de girişim etiketlerden kurtulmayı hedeflediği için sergi, geniş anlamda bir belgesel fotoğraf sergisi olarak kurgulanıyor. Girişim, cinsiyet kimliğini sorguluyor, yeni stiller, yeni isimler ve yeni fikirler peşinde koşuyor.

Eastreet projesi, 2013 yılında Tomasz Kulbowski girişimiyle start aldı ve ilk gününden bu yana küratörlüğü Joanna Kinowska, Aleksander Bochenek ve Grzegorz Ostręga tarafından yapılıyor.

Eastreet 4 Lublin, Polonya’da National Centre for Culture ve Centre for the Meeting of Cultures’ın desteği ile organize edilmiştir.

ALICIA MONEVA

bomontiada C Blok 4. Kat, 11-13 Mayıs

Işık kadar gölgenin de vazgeçilmez olduğu yağlıboya tekniği, Alicia Moneva’nın sanatında dünyayı aktarma biçimine de şekil veriyor. Mimarinin eserlerine verdiği esin, kompozisyonlarında da görülüyor.

Moneva, Madrid’de doğdu. Complutense Üniversitesi’nde biyoloji okuduktan sonra mimarlarla çalıştı. Mimarinin eserlerinde büyük bir etkisi vardır. Sanata yağlıboya resim yaparak başladı. Yağlıboyadan sonra fotoğrafa geçiş yapan Moneva’nın ilk fotoğraf işleri siyah beyaz analog portrelerden oluşuyordu.

Sanatçı, daha sonra, önceden resmini yaptığı işleri fotoğraf serilerine dönüştürdü. Moneva, fotoğraflarında insanı, bir birey ya da kolektif kimliğin bir parçası olarak ele alıyor. Daima sorular soruyor ve insanı akıl yürütmeye iten açık kapılar bırakıyor. İşleri genellikle zamanı ve mekânı tek bir karede gösterebilmek için çerçevelenmiş bir grup fotoğraftan oluşuyor. Sanatçının fotoğraf serileri, her zaman yeni işlerle kaynaşmaya açık.

Moneva’nın resimden fotoğrafa geçişi sırasında sessizleştiği ve sanatsal üretiminin azaldığı bir dönem var. Bu yıllarda üniversiteye dönen ve psikoloji ile felsefe eğitimi alan Moneva, resim yapmaya da geri döndü. Edindiği derin bilgileri yansıtabileceği fotoğraf serileri geliştirmeye de devam ediyor.

YERLİ YETENEKLER

SİNAN TUNCAY / CAN DAĞARSLANI / OLGAÇ BOZALP

212 Fotoğraf Festivali her yıl yerel yeteneklere ev sahipliği yaparak çağdaş fotoğraf sahnesinin taze ve merak uyandıran yeteneklerini tanıtıyor. Festivalin ilk edisyonunda kendi tekniklerine son derece hakim ve kendini geliştirmeye tutkuyla inanan yerli isimlerden bir seçki oluşturduk.

Bilinçli olarak çokdisiplinli bir seçim yaptık. Her ne kadar farklı estetik yaklaşımlara sahip olsalar da sanatçılar işlerinde tutarlı sorulara yer veriyor ve son derece dikkat çekici eserlere imza atıyor.

Festivalde amacımız yalnızca çağdaş sanatçıların işlerini sergilemek değil, aynı zamanda bu sanatçılara festivalde kurulacak iletişim ağından yararlanma ve çağdaş fotoğraf dünyasının önemli aktörleriyle bir araya gelme olanağı sunmaktır. Seçilen eserlerin tamamı, kimlik ve mekân temaları etrafında, algı ve rafine ifade biçimleri ekseninde buluşuyor.

Sergiler

SİNAN TUNCAY

İstanbul doğumlu Sinan Tuncay, Sabancı Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı bölümünden mezun olduktan sonra yüksek lisansını Fotoğraf ve Video alanında New York’taki School of Visual Arts’ta tamamladı. ‘Annem Evde Yok’ adlı video enstalasyonu 2013 yılında İstanbul Modern’in ‘Yakın Menzil’ grup sergisinde yer aldı ve ardından müzenin kalıcı koleksiyonuna dahil edildi.

‘Mahrem-i Umumî’ adlı projesiyle, 2015’te Musée de l’Elysée tarafından İsviçre’de düzenlenen ‘reGeneration3: Fotoğrafta Yeni Pers- pekti er’ sergi projesine davet edilen 50 uluslararası sanatçıdan biri oldu. İlk kişisel sergisi ‘Üzgünüm Leyla’ 2016’da New York’ta açıldı ve son dönemde New York Sanat Vakfı tarafından burs ile ödüllendirildi.

Aynı zamanda Sezen Aksu’nun ‘Vay’ (2012) ve ‘Manifesto’ (2017) videolarında imzası olan Tun- cay, yaşamını New York’ta sürdürüyor. Türkiye’de 2016’da ‘Sentetik’ başlıklı kişisel sergisini açtığı C.A.M. Galeri tarafından temsil ediliyor.

CAN DAĞARSLANI

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden mezun olan Can Dağarslanı, mimarlık okuduğu dönemde fotoğrafa giderek daha fazla ilgi duymaya başladı. Mimarinin ve fotoğrafın bileşimi olarak tanımlanabilecek eserleri, sessiz, alışılmadık, ferah mekânlarda, (a)simetri ve belirgin renk kodları ile kendini zarifçe ifade eden modellere odaklanıyor. Kendine özgü rafine bakışını yansıttığı fotoğraflarla izleyicilerine meydan okuyor.

Dağarslanı, mimari geçmişinden olduğu kadar insanların algılarına ve yanılsamalarına karşı beslediği ilgiden de esinleniyor. Bu sayede ortaya görsel çatışmalar ve oyuncu bir imgelemle dolu benzersiz çalışmalar çıkıyor. Sanatçı İstanbul’da yaşıyor.

OLGAÇ BOZALP

Olgaç Bozalp’in fotoğrafları, çoğunlukla Yakın Doğu güneşinin ışığını üzerinde taşıyor. Antidote dergisinin ‘Borders’ sayısının fotoğrafları için davet edilerek, 2017 yılında Avrupa, Afrika ve Yakın Doğu’yu keşfe çıktı. Bu sırada özellikle İran’da, Tahran ve Kaşan sokaklarında tanıştığı yabancıların mahrem portrelerini kendi giysileri ve iddialı moda parçalarıyla birleştirerek, onları kendi evlerinde fotoğrafladığı bir seriye imza attı. İşleri ayrıca Aperture Magazine, Replica ve Dust Magazine’de yayınlanan Bozalp, Londra’da yaşıyor.