Ekin Çekiç

Niels Ackermann & Sébastien Gobert

Charles Fréger

Ilona Szwarc

Ümit Savacı

Sergiler

CHARLES FRÉGER

ALT – Yapı Kredi bomontiada,
3-12 Mayıs
Hafta içi 10:00 – 20:00,
Hafta sonu 10:00 – 21:00

Fransız fotoğrafçı Charles Fréger’nin işleri çağdaş portre türünün en çarpıcı örnekleri arasında yer alıyor. Kapsamlı serileri, belirgin bir topluluğa üniformalar, başlıklar, makyaj, postür ya da vücut şekli gibi harici işaretlerle bağlılık gösteren spor topluluklarına, ordu üyelerine ya da profesyonel loncalar gibi sosyal grupların bireysel üyelerine odaklanıyor.

DEVAMI

COOPER & GORFER

Yapı Kredi bomontiada 4. Kat,
3-12 Mayıs
Hafta içi 10:00 – 20:00,
Hafta sonu 10:00 – 21:00

Cooper & Gorfer, sanatçı Sarah Cooper (Amerika, 1974) ve Nina Gorfer’in (Avusturya, 1979) işbirliğinden oluşuyor. İkilinin eserleri kültürel kimliğin kadın boyutuna odaklanıyor. Tanıştıkları ve işbirliği yaptıkları kadınların hikâyelerinden ve hayatlarından yola çıkan Cooper & Gorfer güç, cinsiyet, hafıza, göç, dislokasyon ve kimliğin genleşmesi gibi konuları ele alıyor.

DEVAMI

NIELS ACKERMANN & SÉBASTIEN GOBERT

Yapı Kredi bomontiada 4. Kat,
3-12 Mayıs
Hafta içi 10:00 – 20:00,
Hafta sonu 10:00 – 21:00

İsviçreli belgesel fotoğrafçısı Niels Ackermann, 2007’den bu yana uluslararası basın için çalışıyor ve Lundi13 ajansının kurucu üyelerinden biri. Kiev, Ukrayna ve İsviçre, Cenevre’de yaşıyor. Çernobil mahallesinde yetişkinliğe dönüşümü konu alan uzun soluklu projesi The White Angel, Les Éditions Noir sur Blanc tarafından 2016’da yayınlandı ve pek çok ödüle layık görüldü.

DEVAMI

ILONA SZWARC

Yapı Kredi bomontiada 4. Kat,
3-12 Mayıs
Hafta içi 10:00 – 20:00,
Hafta sonu 10:00 – 21:00

Ilona Szwarc Los Angeles, Kaliforniya’da yaşıyor. School of Visual Arts’daki lisans eğitiminin ardından Yale University’de fotoğraf üzerine yüksek lisansını tamamladı. Excellence in Photography kategorisinde Richard Benson Prize, New Directions in Photographic Portraiture kategorisinde Arnold Newman Prize ve World Press Photo ödülü sahibi. Son olarak bir FOAM (Fotografiemuseum Amsterdam) yeteneği seçildi.

DEVAMI

Ali Bilge Akkaya

ALİ BİLGE AKKAYA

Yapı Kredi bomontiada 4. Kat,
3-12 Mayıs
Hafta içi 10:00 – 20:00,
Hafta sonu 10:00 – 21:00

Ali Bilge Akkaya, fotoğraflarındaki içgüdüsel ve rastlantısal yaklaşımını kusursuz simetri anlayışıyla harmanlayarak, mükemmel bir kompozisyon sunuyor. Aynı zamanda gösterdiği mekânları beraberinde getirdiği duygularla izleyiciye aktarıyor. Farklı coğrafyalarda, farklı mimarilerin izini sürüyor ve optik illüzyonu kurgusuna dahil ederek mekân algısıyla oynuyor.

DEVAMI

Rena Effendi

RENA EFFENDI

Yapı Kredi bomontiada 4. Kat,
3-12 Mayıs
Hafta içi 10:00 – 20:00,
Hafta sonu 10:00 – 21:00

İstanbul’da yaşayan belgesel fotoğrafçısı Rena Effendi’nin erken eserleri petrol endüstrisinin insan yaşamı üzerindeki etkilerine dayanıyor. Gürcistan-Türkiye boyunca 1700 kilometrelik bir petrol boru hattını takip eden sanatçı, bu süreçte pek çok hikâye topladı.

DEVAMI

EBRU YILDIZ

Yapı Kredi bomontiada 4. Kat,
3-12 Mayıs
Hafta içi 10:00 – 20:00,
Hafta sonu 10:00 – 21:00

Ebru Yıldız Türkiye’de doğdu ve büyüdü. 1998’de New York’a taşındı. Pratt Institute’da İletişim Tasarımı bölümünde master programını tamamlarken müziğe karşı beslediği tutku onu büyük kulüplere, küçük barlara, arka odalara, ev partilerine ve Brooklyn’in DIY (Do It Yourself) konser mekânlarına taşıdı. Kısa zamanda kendini her gece New York’un sıkı müzik ortamını belgelerken buldu.

DEVAMI

TÜRKİYE’DE MODA FOTOĞRAFÇILIĞI

ALT – Yapı Kredi bomontiada
3-12 Mayıs
Hafta içi 10:00 – 20:00,
Hafta sonu 10:00 – 21:00

Yerel moda fotoğrafçılığına dair örnekler çok daha eski yıllara dayansa da, Türkiye’de 80’li yıllardan itibaren yayına başlayan moda dergilerinin bu kendine özgü fotoğraf alanının tekrar tanımlanmasında ve bugün geldiği noktada payı büyüktür. 1984’te ilk sayısını çıkaran yerli yayın Vizyon ve onu takip eden yıllarda yayın hayatına başlayan Marie Claire, Cosmopolitan ve Harper’s Bazaar’ın miladını, Türkiye’de çağdaş moda fotoğrafçılığının miladıyla eşleştirmek mümkündür.

DEVAMI

YAPI KREDİ 75. YIL SERGİSİ
SELAHATTİN GİZ İSTANBUL FOTOĞRAFLARI

Yapı Kredi bomontiada 4. Kat,
3-12 Mayıs
Hafta içi 10:00 – 20:00,
Hafta sonu 10:00 – 21:00

1914 yılında Selanik’te doğan Selahattin Giz, ilk fotoğraf çalışmalarına amcasının hediye ettiği makine ile başlar. Galatasaray Lisesi yıllarında aldığı Zeiss marka bir makineyle ilk deneyimlerini kazanır. Okuldan arkadaşı Doğan Nadi ile çektikleri fotoğrafları banyo etmek için girdikleri Cumhuriyet gazetesinde, milli maçta çektiği bir fotoğrafın yayınlanmasıyla 43 yıl boyunca çalışır.

DEVAMI

CHARLES FRÉGER

Yapı Kredi bomontiada, ALT,
3-12 Mayıs
Hafta içi 10:00 – 20:00,
Hafta sonu 10:00 – 21:00

Fransız fotoğrafçı Charles Fréger’nin işleri çağdaş portre türünün en çarpıcı örnekleri arasında yer alıyor. Kapsamlı serileri, belirgin bir topluluğa üniformalar, başlıklar, makyaj, postür ya da vücut şekli gibi harici işaretlerle bağlılık gösteren spor topluluklarına, ordu üyelerine ya da profesyonel loncalar gibi sosyal grupların bireysel üyelerine odaklanıyor. Komünitelerin tek bir kolektif vücuda büründüğü kapsamı ve bireysellikle toplumsal bağ arasındaki etkileşimi inceliyor. Fréger, Fransız fotoğrafçılığının önemli isimlerinden biri. Sanatçı aynı zamanda uluslararası sanat grubu POC’nin (Piece of Cake) kurucuları arasında yer alıyor.

Fréger’nin ünlü serisi Wildermann, onu 2010’dan bu yana on sekiz Avrupa ülkesinde mitolojik vahşi adam figürünün arayışına sürüklemiş: Avusturya, İtalya, Macaristan, Slovenya, İspanya, Portekiz, Polonya, Almanya, Yunanistan, Makedonya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Hırvatistan, İsviçre, Finlandiya ve Romanya. İnsanın canavara dönüşümü, yüzyıllardan beri mevsim değişikliklerinin, doğurganlığın, yaşamın ve ölümün kutlanmasıyla süregelen pagan ritüellerinin temelini oluşturuyor – geleneksel karnaval ve Noel öncesi kutlamasında bu gelenek hâlâ sürüyor. Kostümler çoğunlukla şeytan, erkek keçi, yaban domuzu ya da ölüm meleği suretinde karşımıza çıkıyor; maskeler, boynuzlar, çanlar, kemik ya da kürk gibi hayvan materyalleri ya da hasır ve çam dalları gibi bitki materyalleriyle temsil ediliyorlar.

Charles Fréger, Iltis, Buschwiller, France, from the Wilder Mann series.

COOPER & GORFER

Yapı Kredi bomontiada 4. Kat,
3-12 Mayıs
Hafta içi 10:00 – 20:00,
Hafta sonu 10:00 – 21:00

Cooper & Gorfer, sanatçı Sarah Cooper (Amerika, 1974) ve Nina Gorfer’in (Avusturya, 1979) işbirliğinden oluşuyor. İkilinin eserleri kültürel kimliğin kadın boyutuna odaklanıyor. Tanıştıkları ve işbirliği yaptıkları kadınların hikâyelerinden ve hayatlarından yola çıkan Cooper & Gorfer güç, cinsiyet, hafıza, göç, dislokasyon ve kimliğin genleşmesi gibi konuları ele alıyor.

İkili kendine has melez portreleri ile tanınıyor. Fotoğraf temelli kolajları insanlara, mekânlara ve genius loci kavramına dair antropolojik araştırmalara dayanıyor. Portreledikleri insanların anlatılarını görsel incelemelerle ve tekrar kurgulayarak portre geleneğini yeniden hayal ediyor. Sanat tarihinin mannerist ve sürrealistleri ya da edebiyatın Sihirli Gerçekçiliği gibi, Cooper & Gorfer hafızanın, ruh hallerinin ve yaraların karmaşık psikolojik filtrelerinden gözlemlenebilir bir gerçeklik damıtıyor.

Cooper & Gorfer işbirliğine 2006’da başladı. Gothenburg, İsveç ve Berlin, Almanya’da yaşıyor ve çalışıyorlar.

Cooper & Gorfer, Fotografiska Stockholm, Hasselblad Center Gothenburg, Kulturhuset Stockholm, Museum Angewandte Kunst Frankfurt ve National Museum of Photography Copenhagen’ın yanı sıra pek çok yerde solo sergiler gerçekleştirdi. Eserleri National Gallery of Iceland dahil olmak üzere pek çok özel ve müze koleksiyonunda yer alan ikili 2018’de German Photo Book Prize ödülüne layık görüldü. Cooper & Gorfer bir Hasselblad elçisidir.

KESİNTİLER

Kesintiler farklı jenerasyonlara ait İsveçli Sápmi kadınlarının portrelerinden oluşuyor. İsveç, Norveç, Finlandiya’nın kuzey bölgeleri ile Rusya’daki Kola yarımadasına uzanan bir coğrafyada, Sápmi neredeyse İsviçre büyüklüğünde bir alana yayılır. 16. yüzyılda İsveç devletinin kuzeyi sömürgeleştirmeye başlamasından bu yana İsviçreli Sámi topluluğunun gördüğü muamele ülkenin tarihinde karanlık bir döneme işaret eder. Sömürgeleştirme yalnızca coğrafi alanları etkilemiyor – insanların kültür, dil ve gelenekleri gibi temel karakteristiklerinin de içini boşaltıyor ve yok ediyor.

Cooper & Gorfer’in diğer serilerinde olduğu üzere sembolik önem taşıyan giysiler ve objeler Kesintiler’de önemli bir role sahip. Ingá Elisa ve Tekrar Oluşturmuş Elbise’de portreye adını veren protagonist, Malmberget hazinelerinin elbisesine işlenmiş bir haritasına sahip. Katarina Mavi İçinde’de yer alan Katarina’nın havaya kalkmış elinde ise “Fábmo” yazıyor. Kelime, Lule Sámi dilindeki “güç” ya da “takat” anlamına geliyor. Küçük parmağına bağlanmış kırmızı ip ise giysilerine doğru iniyor, tıpkı düz bir cetvelle çizilen yapay sınırlar gibi.

Tarihin ve bugünün zamanından kesitler gibi, insanın çok yönlülüğü de Cooper & Gorfer’in eserlerine işleniyor. Bu seride yer alan kadınların çoğu kendi hastalıklarına, çelişkilerine ve diğer bireysel sıkıntılarına dair hikâyeleri de beraberinde getiriyor.

Cooper & Gorfer, Aana and the String of Pearls, 2016.

NIELS ACKERMANN & SÉBASTIEN GOBERT

Yapı Kredi bomontiada 4. Kat,
3-12 Mayıs
Hafta içi 10:00 – 20:00,
Hafta sonu 10:00 – 21:00

İsviçreli belgesel fotoğrafçısı Niels Ackermann, 2007’den bu yana uluslararası basın için çalışıyor ve Lundi13 ajansının kurucu üyelerinden biri. Kiev, Ukrayna ve İsviçre, Cenevre’de yaşıyor. Çernobil mahallesinde yetişkinliğe dönüşümü konu alan uzun soluklu projesi The White Angel, Les Éditions Noir sur Blanc tarafından 2016’da yayınlandı ve pek çok ödüle layık görüldü.

Fransız gazeteci Sébastien Gobert ile birlikte gerçekleştirdiği ikinci projesi Looking for Lenin, Fuel Publishing (Londra) ve Les Éditions Noir sur Blanc tarafından yayınlandı ve Rencontres de la Photographie d’Arles’da prömiyeri yapıldı. Niels belgesel projeleri ve atölyeleri için sosyal, çevre ve kültür enstitüleriyle işbirliği yapıyor. Sıklıkla belgesel fotoğrafçılığı, serbest çalışmalar ve belgesel proje fonları üzerine konferanslara ve atölyelere katılıyor.

LENİN’İ ARAMAK
NIELS ACKERMANN ve SÉBASTIEN GOBERT

“Lenin yaşıyor! Lenin seninle!” 1917 Bolşevik Devrimi’nden bu yana, bu ağıt her daim geçerli bir slogandan fazlası oldu. Fakat Rusya Ekim Devrimi’nin yüzyılını kutlamaya hazırlanırken Sovyet İmparatorluğu’nun bir diğer ayağı Ukrayna’da durum böyle değil. 2016 itibariyle daha önceden bölgede yükselen 5,500 heykelin hiç birinden eser yok. Lenin meydandan ayrılmış. Yüzü artık metro istasyonuna bakmıyor. 2015 yazından bu yana, Niels Ackermann ve Sébastien Gobert tüm Ukrayna’yı dolaşarak bu metal parçalarının ve taş yığınlarının peşine düştü. İkili belgesel ve sembolizm arasında bir fotoğraf koleksiyonu oluşturarak kendini arayan bir ülkenin hafıza problemlerine odaklanırken, bahsi geçen dönüşüme dair bir tipoloji ve katalog yaratıyor.

Niels Ackermann / Lundi13, from the series Looking for Lenin.

ILONA SZWARC

Yapı Kredi bomontiada 4. Kat,
3-12 Mayıs
Hafta içi 10:00 – 20:00,
Hafta sonu 10:00 – 21:00

Ilona Szwarc Los Angeles, Kaliforniya’da yaşıyor. School of Visual Arts’daki lisans eğitiminin ardından Yale University’de fotoğraf üzerine yüksek lisansını tamamladı. Excellence in Photography kategorisinde Richard Benson Prize, New Directions in Photographic Portraiture kategorisinde Arnold Newman Prize ve World Press Photo ödülü sahibi. Son olarak bir FOAM (Fotografiemuseum Amsterdam) yeteneği seçildi.

Son yıllarda Birleşik Devletlerde Los Angeles’da Shulamit Nazarian ve Regen Projects galerilerinde, New York’ta Danziger Gallery’de sergiler açtı, Hyeres, Fransa’da International Festival for Photography and Fashion’da yer aldı.

Szwarc’ın fotoğrafları, The New York Times Magazine, The New Yorker, TIME, The UK Sunday Times Magazine, The Telegraph Magazine, Marie Claire, National Geographic, Surface ve Nylon gibi sayısız uluslararası yayında yer buluyor.

Ilona Szwarc, from the series Rodeo Girls.

ALİ BİLGE AKKAYA

Yapı Kredi bomontiada 4. Kat,
3-12 Mayıs
Hafta içi 10:00 – 20:00,
Hafta sonu 10:00 – 21:00

Ali Bilge Akkaya, fotoğraflarındaki içgüdüsel ve rastlantısal yaklaşımını kusursuz simetri anlayışıyla harmanlayarak, mükemmel bir kompozisyon sunuyor. Aynı zamanda gösterdiği mekânları beraberinde getirdiği duygularla izleyiciye aktarıyor. Farklı coğrafyalarda, farklı mimarilerin izini sürüyor ve optik illüzyonu kurgusuna dahil ederek mekân algısıyla oynuyor.

Genç sanatçı, x-ist’te gerçekleşen üç kişisel sergisinde de tutarlı bir hikayeye sadık kalmış; zaman içerisinde yarattığı üslup çerçevesinde yeni anlatım biçimlerine odaklanmıştır. Seçtiği sıradan mekânlar, sanatçının bakış açısıyla çarpıcı yerlere dönüşür. Mekânların yansıttığı yalnızlık duygusu ve kaybolmuşluk hissi sanatçının kendi evreni algılama serüveninden izler taşır.

Ali Bilge Akkaya, 1988’de İstanbul’da doğdu. Yeditepe Üniversitesi, Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nden mezun olduktan sonra 2012 yılında Central Saint Martins College of Art and Design’da aynı bölümde yüksek lisans eğitimi aldı. Tasarımcı ve heykeltıraşlarla ortak projeler de gerçekleştiren Akkaya, Bir (2014) ve İki veya Rastlantısal Zamanların Gerçekçi Hikayeleri (2017) başlıklı kişisel sergilerini x-ist’te açtı. Bir Endülüs Köpeği Üzerine Çeşitlemeler (x-ist, 2015) ve Blank Wall (Atina, 2018) karma sergilerinde ve Contemporary İstanbul (İstanbul, 2015, 2016, 2017, 2018) fuarında yer aldı. Monochrome Photography Awards 2017’de iki ödül kazanan sanatçı, Lens Culture’ın düzenlediği Exposure Awards 2018 finalistliğiyle Photo London 2018’de yer aldı.

Ali Bilge Akkaya “1G1”, diasec, 45X61,5 cm, 2014

RENA EFFENDI

Yapı Kredi bomontiada 4. Kat,
3-12 Mayıs
Hafta içi 10:00 – 20:00,
Hafta sonu 10:00 – 21:00

İstanbul’da yaşayan belgesel fotoğrafçısı Rena Effendi’nin erken eserleri petrol endüstrisinin insan yaşamı üzerindeki etkilerine dayanıyor. Gürcistan-Türkiye boyunca 1700 kilometrelik bir petrol boru hattını takip eden sanatçı, bu süreçte pek çok hikâye topladı. Altı yıla yayılan proje, 2009’da Schilt Publishing tarafından Pipe Dreams: A Chronicle of Lives along the Pipeline isimli bir kitap aracılığıyla yayınlandı. 2013’te aynı yayınevinden çıkan ikinci monograf kitabı Liquid Land’de, Effendi şiirsel bir görsel anlatımla, Sovyetler Birliği döneminde Azerbaycan’da 30,000’den fazla kelebek toplayan entomolojist babasının topladığı kelebeklerle kendi fotoğraflarını eşleştirdi.

Effendi’nin fotoğrafları uluslararası medyanın gözünden düşmüş ve sessiz coğrafyalardaki hayatlara tanıklık eder. Prince Claus Fund Award komitesinin kelimeleriyle, Effendi’nin fotoğraflarında iki unsur öne çıkar; derin bir empati ve insan ruhunu sessiz bir kutlaması. Dünyadaki unutulmuş komünitelerin bireysel çelişkileri mercek altına alarak, toplumsal ötekileştirme, savaş sonrası travmaları ya da çevresel yozlaşma gibi huzursuz evrensel konulara eğilir. Portreleri yerinden edilmiş ve aciz bırakılmışların dilsiz acısına tercüman olurken, en çok da hayatta kalma mücadelesinin yüceliğine değinir. Effendi’nin yirmi yılı aşkın bir zamana yayılan, samimiyeti ve bireysel tecrübeleri belgelediği bu yer ve portre koleksiyonu, insanoğlunun direncine dair bir kanıt olarak karşımıza çıkıyor.

Effendi fotoğraflarıyla Prince Claus Fund Award for Culture and Development ve SONY World Photography Award’ın Güzel Sanatlar kategorisi de dahil olmak üzere pek çok uluslararası ödülün sahibi oldu. Chernobyl: Still Lives in the Zones serisiyle Prix Pictet Award in Photography and Sustainability ödülüne aday gösterildi. 2014 yılında World Press Photo’nun yarışmasında portre kategorisinde iki ödüle layık görüldü. Kısa filmi Spirit Lake, New York’ta bulunan Modern Museum of Art’ın Doc Fortnight 2018 International Festival of Nonfiction etkinliğinde gösterildi. Fotoğrafları Saatchi Gallery Londra, Aperture Gallery New York, Miami Art Basel, North Dakota Museum of Modern Art, İstanbul Bienali ve Venedik Bienali’nde sergilendi. Baskıları Istanbul Modern, the Prince Claus Fund, North Dakota Museum of Modern Art ve New York’ta The Open Society Foundation koleksiyonlarında, eserleri National Geographic Magazine, The New Yorker, New York Times magazine, GEO, Daily Telegraph, Newsweek, TIME, Le Monde, Marie Claire, Vogue, The Sunday Times, New York Magazine gibi pek çok yayında yer almaktadır.

Coptic wedding photographer poses in his studio in Sohag, Upper Egypt. 2012

EBRU YILDIZ

Yapı Kredi bomontiada 4. Kat,
3-12 Mayıs
Hafta içi 10:00 – 20:00,
Hafta sonu 10:00 – 21:00

Ebru Yıldız Türkiye’de doğdu ve büyüdü. 1998’de New York’a taşındı. Pratt Institute’da İletişim Tasarımı bölümünde master programını tamamlarken müziğe karşı beslediği tutku onu büyük kulüplere, küçük barlara, arka odalara, ev partilerine ve Brooklyn’in DIY (Do It Yourself) konser mekânlarına taşıdı. Kısa zamanda kendini her gece New York’un sıkı müzik ortamını belgelerken buldu. Ebru 2017’de Brooklyn Magazine’in “Brooklyn’in 100 En İyi Influencer” listesinde yer aldı. 2016’da sevilen Brooklyn müzik mekânı Death By Audio’nun son günlerini konu alan ilk fotoğraf kitabı We’ve Come So Far – The Last Days of Death By Audio’yu yayınladı. Kitap The New Yorker, Slate, Pitchfork ve Fader dahil olmak üzere pek çok yayın tarafından pozitif yorumlar aldı. 2015’te Türk müzik ortamını derinlemesine ele alan bir fotoğraf serisi için Kültür Bakanlığı’ndan bir fon kazandı. Bu proje Pitchfork tarafından yayınlandı ve bu seriden bir fotoğraf PDN tarafından Günün Fotoğrafı seçildi.

Ebru ayrıca Photoville 2015 kapsamında, küratörlüğünü Janette Beckman’ın üstlendiği “Down & Dirty” sergisinde Bob Gruen, Danny Clinch ve Mick Rock gibi isimlerle birlikte işlerini sergiledi. 2012’de Complex Magazine’in “Bugünün 50 En İyi Müzik Fotoğrafçısı” listesine dahil edildi. Fotoğrafları düzenli olarak Pitchfork, NPR, The New York Times, Rolling Stone, Q Magazine, Spin, NME, New York Magazine, Brooklyn Magazine, Interview Magazine, FADER ve Huffington Post gibi pek çok yayında yer alıyor. Ayrıca, Impose Magazine ve Brooklyn Vegan gibi NYC DIY müzik ortamının nabzını tutan yayınlarda da yer buluyor. Ebru, New York’ta yaşıyor ve çalışıyor.

Ebru Yıldız zamansız bir portrenin dilinden anlayan bir sanatçı. Yolu Türkiye’den New York’a uzanan fotoğrafçı Perfume Genius, Laurie Anderson, Interpol, Sharon Jones ve John Cale gibi pek çok yüzü aydınlattı. Ebru’nun imzası sadeliğinde yatıyor; açık ve yumuşak bir yüze uygun dar bir çerçeve, çoğunlukla siyah ve beyaz ya da duruma göre melankolik mavi tonlarda yüzen zengin bir renk paleti. Sonuç, adeta yavaşlayan bir hissiyat, neredeyse meditatif. Korunmasız bir anı dondurma yeteneği Yıldız’ın belgeleme pratiğinin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Bunun sebebi belki de erken işlerinde New York’taki DIY şovlarının ardındaki karmakarışık ve ansızın karşınıza çıkan odalarında çektiği fotoğraflar. İlk kitabı We’ve Come So Far – The Last Days of Death By Audio’da, Yıldız bahsi geçen bu DIY mekânın kapanışını, kısa ve çiğ anlara odaklanarak, mutevazılığı ve samimiyeti yansıtarak belgeledi. Hem portre hem de belgesel işlerinde, Yıldız ulvi ve rahat bir hissiyatı gözler önüne sererken aynı zamanda hissedilen bir gerginlik de sunuyor. Bu da işlerini çok daha elle tutulur bir hale getiriyor. – Robin Bacior

Mitski , Brooklyn, New York, October 17, 2018

TÜRKİYE’DE MODA FOTOĞRAFÇILIĞI

ALT – Yapı Kredi bomontiada
3-12 Mayıs
Hafta içi 10:00 – 20:00,
Hafta sonu 10:00 – 21:00

Yerel moda fotoğrafçılığına dair örnekler çok daha eski yıllara dayansa da, Türkiye’de 80’li yıllardan itibaren yayına başlayan moda dergilerinin bu kendine özgü fotoğraf alanının tekrar tanımlanmasında ve bugün geldiği noktada payı büyüktür. 1984’te ilk sayısını çıkaran yerli yayın Vizyon ve onu takip eden yıllarda yayın hayatına başlayan Marie Claire, Cosmopolitan ve Harper’s Bazaar’ın miladını, Türkiye’de çağdaş moda fotoğrafçılığının miladıyla eşleştirmek mümkündür.

Türkiye’de Moda Fotoğrafçılığı başlıklı sergi, Türkiye’de evrensel standartlarda ve kendini dönüştürmeye, geliştirmeye, aşmaya her daim açık olan moda fotoğrafçılığının son dönem yolculuğundan kesitler içeriyor. Usta çırak ilişkisi üzerinden ilerleyen pratiğin dinamiklerini birbiriyle deneyimlemiş pek çok ismi bir araya getiriyor.

Dayanışma ruhunun hakim olduğu, üretken ve yaratıcı fotoğraf alanında döneminin en etkileyici örneklerine yer veren sergi, bu alanda emek vermiş, kameranın arkasındaki yetkin isimleri onurlandırmayı amaç ediniyor.

Sergide yer alan isimler: Cüneyt Akeroğlu, Barış Aktınmaz, Cihan Alpgiray, Ayten Alpün, Şenol Altun, Nurhan Artar, Koray Birand, Sedef Delen, Emre Doğru, Serkan Emiroğlu, Mehmet Erzincan, Emre Güven, Hasan Hüseyin, Yağmur Kızılok, Nihat Odabaşı, Serdar Önal, Koray Parlak, Ümit Savacı, Lara Sayılgan, Serkan Şedele, Emre Ünal, Tamer Yılmaz.

Bu proje Tamer Yılmaz danışmanlığında ve Mavi’nin değerli katkılarıyla hayata geçirilmiştir.

Ümit Savacı

YAPI KREDİ 75. YIL SERGİSİ
SELAHATTİN GİZ İSTANBUL FOTOĞRAFLARI

Yapı Kredi bomontiada 4. Kat,
3-12 Mayıs
Hafta içi 10:00 – 20:00,
Hafta sonu 10:00 – 21:00

1914 yılında Selanik’te doğan Selahattin Giz, ilk fotoğraf çalışmalarına amcasının hediye ettiği makine ile başlar. Galatasaray Lisesi yıllarında aldığı Zeiss marka bir makineyle ilk deneyimlerini kazanır. Okuldan arkadaşı Doğan Nadi ile çektikleri fotoğrafları banyo etmek için girdikleri Cumhuriyet gazetesinde, milli maçta çektiği bir fotoğrafın yayınlanmasıyla 43 yıl boyunca çalışır. Gazeteciler Cemiyeti tarafından, mesleğe 50 yıldan fazla emeği geçenlere verilen Burhan Felek Hizmet .dülü’nü layık görülür. Giz aynı zamanda 1948’de faaliyet vermeye başlayan Basın Ajansı’nın kurucularındandır. Faruk Fenik, Müeddep Erkmen ve Faik Şenol ile birlikte kurdukları ajansın amacı fotoğrafları zamanında yerine ulaştırmaktır.

Giz’in fotoğrafları arasında Atatürk koleksiyonunun ve spor fotoğraflarının yeri ayrıdır. 4.000 karelik Atatürk koleksiyonunda; birçok yabancı devlet adamının ziyaretini, Dil Kurultayı’nı, Tarih Kurultayı’nı, Dolmabahçe Toplantıları’nı, Ankara-İstanbul tren seyahatlerini ve baloları görüntülemiştir. Atatürk’ün ölümünden sonra naaşının Dolmabahçe’den Ankara Etnografya Müzesi’ne nakli sırasında çekilen fotoğraflar, koleksiyonda özel bir yere sahiptir.

Yapı Kredi Tarihi Arşivi’nde bulunan Selahattin Giz Koleksiyonu’ndaki 40.000’in üzerinde cam ve negatif görüntü, uzun süreli titiz çalışmaların ardından 30 ana ve 300 alt başlık altında tasniflenerek dijital ortama aktarıldı. Bu özel koleksiyon Yapı Kredi’nin bir kültür hizmeti olarak araştırmacıların kullanımına açık.